İstanbul Büyükşehir Belediye Lideri Ekrem İmamoğlu, “İstanbul’da yalnızca bina güçlendirmesi için gereken kaynak en optimist hesaplamalarla büyükşehir belediyemizin yaklaşık 5 yıllık bütçesi kadar” dedi.
Adana Sarsıntı Seferberliği Toplantısı’nda konuşan İmamoğlu, “Hak etmedikleri yıkımı yaşayan vatandaşlarımızın yarasını sarmak ismine çabalar veriyoruz. Bu sorunun temelini tespit edip sağlam bir seyahati ülkemize yaşatmak zorunda olan insanlarız. Bu topraklarda afet, yıkım, kayıp kelam konusu olduğunda siyasi hesaplar biter, kenetlenip kayıtsız kuralsız kayıp yaşayanların yanında olunur. Dayanışma ve paylaşım her hissin önüne geçer. O nedenle görevimiz ve sorumluluğumuz olduğu için bölgedeydik. Ziyan gören kimsenin mağduriyetine ve unutulmasına asla müsaade vermeyeceğiz” sözünü kullandı.
İmamoğlu, şunları kaydetti:
GEREKLİ ÖNLEMLERİ ALAMADIK: Zelzelede insanlarımızı kaybettik, sel oldu, Şanlıurfa’da daha yeni yapılmış altyapı sistemi yüzünden kaybetmek zorunda kaldık. Kahramanmaraş sarsıntısı milat olmalı. 99 zelzelesi için de tıpkı şeyleri söyledik, milat olacak dedik lakin olamadı. Gerekli direnci gösteremedik. Eğri oturalım, hakikat konuşalım gerekli adımları atamadık. Üzerinden 24 sene geçmesine karşın gerekli önlemleri alamadık, gerekli düzenlemeler yapılmadı. Şayet o gün bu düzenlemeler yapılmış olsaydı en az 50 bin insanımızın öldüğü sarsıntılarda bu kadar insanımızı kaybetmezdik, bu kadar ekonomik yıkım, telaş hali olmazdı. Bizler misyonlarımızda olduğumuz sürece hiçbir vakit bu türlü bir ortamı memleketimize, milletimize, kentlerimize yaşatmayacağız.
İŞ BİRLİĞİ GEREKİYOR: 2023 yılını çok değerli bir başlangıç, çok değerli bir sorumluluk yılı, afetlere ve yıkımlarına karşı milat olarak başlatabiliriz. Yarınlarda çocuklarımıza ve gençlerimize bu türlü yıkımları yaşatmamak için birlikte hareket etmeliyiz. Bu büyük değişim yalnızca burada iki belediye liderinin ya da ülkenin tüm belediye liderlerinin eforuyla muvaffakiyete ulaşması mümkün değil. Çok daha geniş iş birliğine muhtaçlık var. Kaynaklarımızı kullanırken önceliği afet ve sarsıntıyla çabaya vermek zorundayız. Sorunun tahlilinin merkezi idare ve lokal idare ortasında çok yakın bir iş birliği gerektirdiği gerçeğini de unutamayız. Milletlerarası kurum ve kaynakları da süreci başarılı biçimde dahil etmek zorundayız. STK’ları, vatandaşlarımızı bu iş birliğe dahil etmemiz gerekiyor.
YEREL İDARELERİN ÇÖZEBİLECEĞİ SORUN DEĞİL: İstanbul’da yalnızca bina güçlendirmesi için gereken kaynak en optimist hesaplamalarla büyükşehir belediyemizin yaklaşık 5 yıllık bütçesi kadar. Yani hiçbir iş yapmayalım, çalışanlarımıza maaş ödemeyelim, 4-5 yıl tümüyle güçlendirme için kaynakları aktarsak bile yetmiyor. Fotoğraf açık ve net. Sarsıntı tehdidi altındaki kentlerimizin hiçbirinin lokal kaynaklarla yaşamsal sorunun tahlilinin mümkün olmadığı ortadadır. Kahramanmaraş sarsıntısının maddi kaybının 100 milyar dolar civarında olduğu söylem ediliyor. Yani Türkiye’nin GSMH’nin sekizde birinden bahsediyoruz. Böylesine büyük bir ekonomik kaybın giderilmesi lokal idarelerin çözebileceği bir sıkıntı değil. Bugün zelzeleyle uğraş problemimiz belediyelerin ve kentlerimizin denetim ettiği kaynakların sonlu olmasından ibaret değil. Bu temelli sorunun ötesinde de ağır meselelerimiz var. Örneğin konut üretimi meselesi…
BU ALANIN SORUMLUSU TOKİ’DİR: Birçok ülkede neredeyse tümüyle lokal idarelerin sorumluluğundayken Türkiye’de büsbütün kendisini lokal idareden uzaklaştırarak merkezi idarenin aygıtı haline gelen TOKİ’dir bu alandan sorumlu olan. Yanlıştır. Geçtiğimiz periyotta, kamu toprakları, askeri alanlar, meralar konut üretimini kolaylaştırmak ve ucuzlaştırmak için bu kurumun eline verildi. Sonuç o denli olmadı. Siyasi ve ticari hesaplar rantı öne çıkardı ve sarsıntı üzere, toplumsal konut üretmek üzere bahislerini teğet çekti. Afete yönelik çıkarılan kanunlar da lokal idarelerin dostu olmadı, iş birliğinden kurumları uzaklaştırdı. Geçtiğimiz devrin kentsel dönüşüm denilen kavramla ortası âlâ olmadı. Halkımızı bu kavramdan uzaklaştırdı. Kentsel dönüşüm büyük ölçüde merkezi idarenin elinde rant ve iktidar devşirme aracı olarak uygulanmaya çalışıldı. Fikirtepe örneği, şehircilik faciası.
90 BİN BİNA AĞIR HASAR ALIR: Bir Bakanlar Heyeti kararıyla kentlerdeki stratejik alanlar, merkezi idarenin yetkili olduğu yerler haline getirildi. Buralarda belediyelerin çivi çakmasına dahi müsaade verilmedi. Bütün bunlar yapılırken siyasi ayrışma en yüksek dozda ne yazık ki kurumlarımıza hissettirildi. İstanbul’da en optimist ihtimalle ağır hasar alması mümkün olan bina sayısı yaklaşık 90 bin. Bunun dışında altyapı, kamu binalarının da risk altında olduğunu biliyoruz. İstanbul’da bina bazlı yapılması gereken güçlendirme, dönüşüm projeleri Ankara’dan mı İstanbul’dan mı daha süratli yapılır, soruyorum. (HABER MERKEZİ)